Türk yapımı diziler, dünyanın dört bir yanındaki farklı kesimlerden izleyicilerle buluşuyor.
Küresel izleyiciler, Türk dizilerini büyük bir hayranlıkla takip ettiklerini dile getiriyor.
Londra merkezli The Economist dergisi, Türkiye’nin dizi sektöründeki varlığını “Üçüncü büyük ihracatçı beklediğiniz ülke değil” başlıklı analizinde ele aldı.
Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika’da popüler
ve İngiltere’den sonra en çok senaryolu dizi ihraç eden ülkenin olduğu belirtildi.
Türk dizilerinin yalnızca Orta Doğu’da değil, Avrupa ve Latin Amerika’da da popüler olduğu kaydedildi.
Türk dizilerinin en büyük üç ithalatçısı
Geçtiğimiz yıl yeni Türk dizilerinin en büyük üç ithalatçısının İspanya, Suudi Arabistan ve Mısır olduğu belirtilerek şöyle denildi:
İstanbul Ticaret Odası, Türkiye’nin televizyon ihracatının 2022’de 600 milyon dolar gelir elde ettiğini tahmin ediyor. Satışların yakında milyarlara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Müslümanları kahraman olarak tasvir ediyor
“Dizileri bu kadar gösterişli kılan ne?” sorusunun yöneltildiği analizde şunlar aktarıldı:
Gözleri yormuyor. Göz alıcı manzaralar, lüks kostümler ve yakışıklı oyuncular var. Çoğu dizi aşk hikayesi.
Arap izleyiciler, Türk dizilerinin Hollywood’un sıklıkla yaptığı gibi Müslümanları terörist ya da taksi şoförü olarak değil, kahraman olarak tasvir etmesini takdir ediyor. Diziler, tevazu beklentilerine de boyun eğiyor.
İspanya’ya Türk dizisi damgası
2023’ün ilk yarısında İspanya’nın en popüler üç senaryolu dizisinin Türk dizilerinden oluştuğuna dikkat çekildi.
İspanyolca konuşan izleyicilerin, Türk dizilerinin yüksek prodüksiyon değerine ilgi duyduğu notu paylaşıldı.
Türkçe öğrenmeye çalışıyorlar
Hatta bazı izleyicilerin, dizileri dublajlı versiyonlarının çıkmasını beklemeden izleyebilmek için Türkçe öğrenmeye çalıştığını ayrıntısına vurgu yapıldı.
“Sultan Süleyman bile bu kadar ileri gidemedi”
Söz konusu yazının son bölümündeki ifadeler de dikkati çekti:
Dünya büyük ve Türkiye’nin dizilerinin izlenmeye değer olması için İngiltere ve Amerika’yı fethetmesine gerek yok.
Kuzey Afrika ve Avrupa’nın bir kısmını Osmanlı İmparatorluğu’na katan Sultan Süleyman bile bu kadar ileri gidemedi.