Pet şişelerden gerçekten temiz “su” içtiğinize emin misiniz?
3 mins read

Pet şişelerden gerçekten temiz “su” içtiğinize emin misiniz?

Hakemli “Proceedings of the National Academy of Sciences” dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, plastik kirliliğine eşi benzeri görülmemiş bir bakış sunuyor. Columbia Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, şişelenmiş sudaki nanoplastik partiküllerin analizi için kullandıkları yeni bir optik görüntüleme teknolojisi geliştirdi. Yapılan analiz sonucunda ise şişelenmiş suyun musluk suyundan daha kirli ve içinde plastik parçalarının olduğu ortaya kondu.

Plastik içiyoruz

Görüntüleme çözümü, bilim insanlarının mikrometreden ya da insan saçının yedide biri genişliğinden daha küçük olan “nanoplastik” parçacıkların tek tek profilini çıkarmasına olanak sağladı. Araştırma ekibi ortalama bir litre şişelenmiş suyun şaşırtıcı miktarda plastik içerdiğini keşfetti; yaklaşık 240.000 parçacık. Bu sayı, 2018 yılında yapılan ve ortalama bir şişenin 325 mikro parçacık içerdiğini gösteren çalışmadan yüzlerce kat daha fazla.

Plastik kirliliği üzerinde yapılan çalışmalar şaşırtıcı sonuçlara ulaşıyor. Antarktika’daki en derin deniz tabanlarında, toprak örneklerinde, vahşi yaşamda ve hatta insan plasentasında mikroskobik plastik parçaları tespit edildi.

Plastik malzemelerle ilgili en büyük sorun tıpkı insan derisi gibi sürekli olarak dökülüyor olmaları. Dolayısıyla plastik kaplar da yediğimiz ve içtiğimiz yiyeceğe veya suya görünmez parçacıklar bırakıyor. En nihayetinde bu mikroplastikler hem insan vücudunun hem de çevrenin bir parçası haline geliyor.

Mikroplastiklerin insan sağlığı için oluşturduğu tehlikeler ise halen araştırılmakta. Çalışmanın yazarlarından biri olan Wei Min‘e göre, nanoplastik parçacıklar eninde sonunda mikroplastiklerin şu anda neden olduğu zarardan daha tehlikeli olacak.

Düşünülenden çok daha fazla parçacık tespit edildi

Nanoplastikleri tanımlamak için daha önce geliştirilen yöntemler, doğru bir parçacık sayısı sağlayacak kadar hassas değildi. Uyarılmış Raman Saçılımı (SRS) olarak adlandırılan yeni teknik, sudaki farklı moleküllerin rezonansını gözlemlemek ve kaydetmek için bir numuneye yönlendirilmiş iki lazer kullanıyor.

Araştırmacılar, üç tür şişelenmiş su örneğinden yedi farklı plastik molekül türünü tanımlamak için makine öğrenimi algoritmalarından da yararlandılar. Tespit edilen parçacıkların yüzde 90’ı nanoplastikti; geri kalanı ise mikroplastikti. Yaygın olanlardan biri polietilen tereftalat ya da PET idi. Bu şaşırtıcı değildi, çünkü pek çok su şişesi bu plastikten yapılıyor. Muhtemelen şişe sıkıldığında ya da ısıya maruz kaldığında dökülen parçalar suya karışıyor.

Son olarak biraz daha rahatsız edici bir bilgi daha verelim: Araştırmacıların araştırdığı yedi plastik türü, örneklerde buldukları tüm nanopartiküllerin yalnızca yaklaşık %10’unu oluşturuyor; geri kalanların ne olduğu hakkında hiçbir fikirleri yok. Eğer hepsi nanoplastikse, bu litre başına on milyonlarca olabileceği anlamına geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir