TBMM’de Bütçe Görüşmeleri… Bülent Kaya: Bu Bütçe Ülkemizi Sömürten, Süründüren, Milletimizi Ezen Klasik Bir Faiz Lobicisi Bütçesidir
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, TBMM 2024 yılı bütçe görüşmelerinde iktidarın 2024 yılı bütçesini eski Başbakan Necmettin Erbakan döneminde hazırlanan denk bütçeyi örnek göstererek eleştirdi. Kaya, “1996 yılında Refahyol Hükümetiyle işbaşına gelen rahmetli Erbakan Hoca’nın hazırladığı bütçe denk bütçeydi. O bütçede rantiyecilere yer yoktu, o bütçede faiz giderlerine yer yoktu, o bütçede kartelci, ihaleci iş adamlarına yer yoktu; o bütçede memur vardı, işçi vardı, köylü vardı, emekli vardı, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar vardı, kısaca millet vardı ama milletin düşmanları yoktu. Bir de gelin, sizin yapmış olduğunuz bütçeye bakalım. Bu bütçede millet yok ama faiz lobileri var, birkaç sermayedar şirket var, sömürgeci kredi kurumları var. Bu bütçe ülkemizi sömürten, süründüren, milletimizi ezen klasik bir faiz lobicisi bütçesidir” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 bütçe teklifinin görüşmeleri bugün başladı. Bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesinde faizleri artırmayacağı sözü verdiğini anımsattı. Kaya şunları söyledi:
“HUKUK OLMADAN, DEMOKRASİ OLMADAN, OTORİTER BİR SİSTEMLE BU ÜLKENİN EKONOMİSİNİ DÜZELTECEĞİNİZE İNANIYORSANIZ BU YOLDAN BİR ÖNCE VAZGEÇMENİZİ SİZE TAVSİYE VE SALIK VERİRİZ”
“Sayın Cumhurbaşkanı bir seçim beyannamesi sözü olarak Nisan 2023’te milletin huzurunda bir söz verdi. ‘Asla faizleri artırmayacağım hatta faizleri daha da düşüreceğim. Faizler düştükçe göreceksiniz ki enflasyon da düşecek.’ Peki, siz seçimlere giderken ve seçimlere sadece bir ay kalmışken faizleri düşüreceğinize dair bir iddia ortaya atıyorsunuz ve bunu da -hani derler ya ‘Ölümü gör’ der tarzında- ‘Bu can bu tende olduğu müddetçe’ diye kuvvetlendireceksiniz ve sizin bu sözünüze ve vaatlerinize güvenerek planlarını yapan iş adamları, haziran ayından itibaren faizlerin kademeli olarak yükseltildiği ve sadece beş ayda yüzde 8,5’tan yüzde 40’a çıkan faizleri gördüğü zaman sizin hangi sözünüze, hangi politikanıza, hangi bütçenize güvensinler. Dolayısıyla, buradan özellikle şunu da ifade etmek istiyoruz: Ekonomi yönetiminin, demokrasi ve hukuk reformu iddiasıyla iş adamlarını gezerken bir gece yarısı kararnamesiyle ansızın nasıl görevden alındıklarını ifade ettim. Hukuk olmadan, demokrasi olmadan, otoriter bir sistemle bu ülkenin ekonomisini düzelteceğinize inanıyorsanız bu yoldan bir önce vazgeçmenizi size tavsiye ve salık veririz.
“MECLİS İRADESİNİ GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK HAZIRLANAN BİR BÜTÇEDEN BU MİLLETE NE FAYDA GELİR?”
Bir diğer önemli husus da bütçenin hazırlanması konusunda geçmişe dair birçok işleyişin değiştirilmiş olmasıdır. Artık bütçeyi Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde Cumhurbaşkanlığı değil, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı hazırlamaktadır yani bakanların devreden çıktığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığının başat aktör olduğu bir bütçe hazırlanma süreciyle maalesef karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte iki başlı bir bütçe yönetim sürecine geçildi. Bütçe politikalarını belirleyemeyen bir Maliye Bakanı, maliye politikaları, vergi politikaları, harcama politikaları üzerinden nasıl bir çalışma yürütebilir? Üretse bile bütçedeki bu iki başlı yapı nedeniyle politikalar ne kadar etkili ve verimli olabilir, ne kadar inandırıcı olabilir? Ayrıyeten, alelacele Meclise bütçe teklifini sunup Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan eleştiri ve düzeltme önergelerini dahi dikkate almadan yürütülen bir yasama süreciyle Meclis iradesini görmemezlikten gelerek hazırlanan bir bütçeden bu millete ne fayda gelir?
“SAYIN CUMHURBAŞKANI HER NE YAPARSA YAPSIN BİR BİLDİĞİ VARDIR’ ANLAYIŞIYLA HAREKET EDİYORSUNUZ”
Adalet ve Kalkınma Partisi hesap vermekten ve sorgulamaktan kaçınmakta, süreleri daha ziyade iktidar lehine kullanan bir Meclis sürecini işletmektedir. Bizler burada hesap soruyor isek ve bir şeyleri soruyor isek bu aziz milletimizin sorunlarına derman olmak, onların sorunlarıyla hemhal olmak adına yapıyoruzdur. Ayrıca, şunu da ifade etmek isteriz ki: Gerçek dost ve memleket sevdalıları iktidara karşı ve iktidarın yüzüne bakarak yanlışlarını söyleyebilendir. Yalakalık eden, her politikasını alkışlayan kişiler iktidarın dostları değil ancak düşmanları ve ancak başarısız olmasını isteyenlerdir. Kardeşlik de memleket sevgisi de iktidara yanlışlarını hatırlatmayı gerektirir. Biz kardeşane bir şekilde düşüncelerimizi ifade etmek isterken, yanlışlarınızı, hatalarınızı ve bu ülkeyi yirmi bir yılın sonunda getirmiş olduğunuz vaziyeti ortaya koymak için mücadele ederken sizler ise adeta bildiğinizi okumaya, her rota değişikliğinde ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın bir bildiği var’ diyerek alkışlamaya devam ediyorsunuz ve minberde ki Hazreti Ömer’e ‘Eğer yanlış yaparsan seni kılıçlarımızla düzeltiriz’ diyen sahabelerin ahlakıyla ahlaklanmadan ‘Sayın Cumhurbaşkanı her ne yaparsa yapsın bir bildiği vardır’ anlayışıyla hareket ediyorsunuz. Bu, Sayın Cumhurbaşkanına da bir haksızlıktır, Sayın Cumhurbaşkanının da bu yanlış politikalarını devam ettirmesine sebep olmaktadır. Çünkü ‘Ben ‘Faizi yükseltelim’ diyenlerle yol yürümem’ diyen bir Cumhurbaşkanı ‘Faiz yükselmelidir’ diyenlerle yol yürüyorsa ‘Sayın Cumhurbaşkanımız, hayırdır; bu politikanın sebebi nedir’ diye sorgulamanız lazım. ‘Nassın olduğu yerde, Allah’ın hükmünün olduğu yerde sana bana söz söylemek düşer mi’ diyen bir Cumhurbaşkanı, nas olduğu yerde durdukça kendisi bu politikasını değiştiriyorsa ‘Sayın Cumhurbaşkanım, siz ekonomi politikalarınızı nassa dayandırdınız, o zaman, bu yeni ekonomi politikalarınız nassa aykırı mıdır’ diye hesap sormazsanız Sayın Cumhurbaşkanı her gün ‘milletin gazını alma’ adı altında zikzak çizecek, politikalarını değiştirecek ama maalesef, maliyetini ülke olarak bizler, 85 milyon ödemek zorunda kalacağız.
“BU BÜTÇEDE MİLLETİMİZ YOK, BU BÜTÇEDE VATANDAŞLARIMIZ YOK”
Yirmi bir yıllık iktidarınızda Meclis’in çalışma sistematiğinin geliştirilmesi beklenirken maalesef bütçe çalışmalarında da sürekli Meclisi devre dışı bırakan bir siyasi süreci yönetiyorsunuz. Bu nedenle, bir kez daha buradan ifade etmek isteriz ki derhal bu anlayışı terk edin, zira, sıkıntıyı ve sorunları yaşayan milletimiz olmaktadır. ‘Ben yaptım, oldu’ mantığıyla bütçe yaparsanız karşımıza nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir bütçe çıkmış oluyor. Ama şunu iyi biliyoruz ki bu tavrınızın nedeni bu bütçeyi aziz milletimizin dikkatlerinden kaçırmaktır çünkü bu bütçede milletimiz yok, bu bütçede vatandaşlarımız yok.
Değerli milletvekilleri, siyaset bir iddia, iktidar ise bir ispat yeridir. Bir iktidarın kimin iktidarı olup olmadığı ve iktidarın başındaki kişinin kimin adamı olup olmadığı bir iddiaya göre değil, Meclis’e sunulan bütçeye göre belirlenir. O halde, bu bütçede kimin olup olmadığına bakarak bu iktidarın kimin iktidarı olup olmadığını elbette hamasete göre değil, bütçe verilerine göre belirlemiş olacağız.
“BU BÜTÇEDE MİLLET YOK AMA FAİZ LOBİLERİ VAR”
1996 yılında Refahyol Hükümetiyle işbaşına gelen rahmetli Erbakan Hoca’nın hazırladığı bütçe denk bütçeydi. O bütçede rantiyecilere yer yoktu, o bütçede faiz giderlerine yer yoktu, o bütçede kartelci, ihaleci iş adamlarına yer yoktu; o bütçede memur vardı, işçi vardı, köylü vardı, emekli vardı, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar vardı, kısaca millet vardı ama milletin düşmanları yoktu. Bir de gelin, sizin yapmış olduğunuz bütçeye bakalım. Bu bütçede millet yok ama faiz lobileri var, birkaç sermayedar şirket var, sömürgeci kredi kurumları var. Bu bütçe ülkemizi sömürten, süründüren, milletimizi ezen klasik bir faiz lobicisi bütçesidir; bunu biz çok iyi biliyoruz, sizler de çok iyi biliyorsunuz.
Birazdan verilerle bunları açıklamaya çalışalım. Adalet ve Kalkınma Partisindeki milletvekili arkadaşlarımızın da bu verilere hak vereceklerini ama maalesef “Cumhurbaşkanımızın bir bildiği vardır” diyerek, yine sessizce itaat edeceklerini üzülerek görmüş olacağız.
“RAKAMLARLA MİLLETİN İKTİDARI MI, FAİZCİLERİN VE KARTELCİLERİN İKTİDARI MI OLDUĞUNU ANLATMAK İSE BİR İDDİA DEĞİL, BİR İSPAT İŞİDİR”
Uyuyan bir insanı uyandırmak çok kolaydır ama uyuyormuş numarası yapan birini asla uyandıramazsınız çünkü siz onu her dürttüğünüzde aslında niçin dürttüğünüzü biliyordur ama gözlerini kapatıp uyku numarası yapmaya devam edecektir. Dolayısıyla, bu sözlerimi uyku numarası yapanlara değil, uyuyanlara ifade etmiş oluyorum. Bu bütçede niçin millet yok, niçin vatandaş yok da faiz lobileri var, ihale karteli şirketler var; bunu da rakamlarla ifade etmeye çalışalım. Siz bu bütçede yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlara sadece 280 milyar 35 milyon gibi bir para harcıyorsunuz, tarım kesimine ise 294 milyar harcıyorsunuz ki kanunen vermeniz mecburi olan rakamların bile altında olan bir tutar. Ticaretin düzenlenmesi, geliştirilmesi ve kolaylaştırılması için sadece 42 milyar ayırıyorsunuz. Sanayinin geliştirilmesi, üretimin ve yatırımlarının desteklenmesi için 82 milyar harcıyorsunuz. Dikkat buyurun lütfen, özellikle iktidar partisi milletvekilleri: Bütün bu rakamlar millet için ayrılmışken faiz lobicilerine ne kadar ödenek ayırıyorsunuz? 1 trilyon 254 milyar. Veriler ortada, bu verilere göre varın iktidarın milletin iktidarı mı olduğuna, faizcilerin iktidarı mı olduğuna siz bu verilerle karar verir. Hamasetle ‘milletin adamı’ hamasetle ‘ milletin iktidarı’ demek kolay ama rakamlarla milletin iktidarı mı, faizcilerin ve kartelcilerin iktidarı mı olduğunu anlatmak ise bir iddia değil, bir ispat işidir. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin yerine Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan “Siz kimin iktidarısınız?” sorusunun cevabını verilerle ortaya koymasını beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum.
Merkez Bankası politika faizi şimdilik yüzde 40 çünkü henüz 2026 yılına kadar faizin tek haneli rakamlara düşeceğini bir iddia olarak ortaya koyan iktidar partisinin faizleri burada tutma şansı yoktur. Ticari kredileri ile tüketici kredilerinin şimdilik yüzde 60’larda olduğu bir ülkede ne ticaret yapılır ne üretim yapılır olsa olsa insanlar evini, arabasını satıp mevduat faizine yatırarak faiz gelirleriyle geçinmeyi tercih eder.
“BU BÜTÇE TEKLİFİNİZİN SİZİN MİLLETİMİZİ EZMEYE DEVAM EDECEĞİNİZİN BİR İŞARETİ OLDUĞUNU DA İFADE ETMEK İSTİYORUM”
Bu bütçe teklifinizin sizin milletimizi ezmeye devam edeceğinizin bir işareti olduğunu da ifade etmek istiyorum; vergiyle eziyorsunuz, faizle eziyorsunuz, milletin doğmuş ve doğacak bütün evlatlarını borçlandırarak, adeta geleceklerini ipotek altına alarak eziyorsunuz. Bu bütçe, ülkemizi uluslararası finans baronlarının bağımlısı haline getiren ve Filistin davasında milletimizin haklı hassasiyetlerine dair icraata dönük niçin bir adım atamadığınızın göstergesi olan bir bütçedir çünkü ekonomisi güçlü olmayan, faizini millete ayırmayan, faizini kartelcilere, uluslararası tefecilere ayıran bir iktidarın uluslararası alanda söz söylemesi kolaydır ama icraat yapması çok zordur. Bu devlet büyük bir devlettir, uluslararası arenada neler yapabileceğini dosta düşmana gösterebilecek bir devlettir ama maalesef, bu devleti yöneten iktidar olarak siz yapmış olduğunuz ekonomik politikalarla bu devleti sıkıntılı bir sürece geçirdiniz, onun için bu milletin, bu devletin kendisine layık bir iktidarla bir an önce yüzleşmesinin zamanı geldi de geçiyor.
Bu bütçe iktidarı dışa bağımlı hale getiren bir bütçedir. Ayrıca, bu bütçe borç yüküyle garip gurebayı ezen, birkaç yandaş sermayeyi büyüten bir bütçedir. Bu bütçe rantiyeyi besleyen bir bütçedir, gözü doymaz birkaç çeteyi doyuran bütçedir. “Başka kim var bu bütçede?” derseniz, Londra tefecileri var, Amerikan tefecileri ve faiz lobileri var. Onun için, bu bütçede maalesef millet yok ama milletin düşmanı olan herkes var. Kısacası, “Milletimiz yok bu bütçede.” demiştik; esnafımız yok, sanayicimiz yok, çiftçimiz yok, memurumuz, işçimiz, asgari ücretlimiz yok, emeklimiz yok bu bütçede.
Bütçe gider kalemleriyle ilgili bir karşılaştırma yaptığımızda bu bütçenin yüzde 23’ünün personel giderlerine, yüzde 38’inin cari giderlere ve yüzde 11’inin de faiz giderlerine gittiğini görüyoruz. Onun için bu yüzdeler de bu bütçenin milletin bütçesinin olmadığının bir göstergesi. Bu bütçede de enflasyon almış başını gidiyor, gelir dağılımında adalet bozuldu. Bütçe hazırlığına bakıyoruz fiyasko, bütçe sürecine bakıyoruz fiyasko, çözüm derseniz zaten yok. ‘Ne var peki’ derseniz, sadece yapacağız, edeceğiz cümleleri. Yirmi bir yıldır iktidardasınız değerli vekiller; hala ecek-acak ekleriyle yapacaklarınızı ifade etmeye çalışıyorsunuz. Hala bu hedefler tutmadı başka hedefler verelim şeklinde sürekli yeni hedef yenilemekle bu aziz milleti oyalamaya çalışıyoruz.
“SİZİN YAPAY ZEKANIN YAPACAĞI İŞLERİ DEĞİL, İNSANIN YAPABİLECEĞİ BİR VİZYONU, BİR EKONOMİ ANLAYIŞINI ORTAYA KOYMAK GİBİ BİR MECBURİYETİNİZ VAR”
Soruyorum size Sayın Hazine ve Maliye Bakanı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, bu bütçeyi hazırladınız ama siz sadece otomat makinesi düğmesi vazifesi mi icra ediyorsunuz? Gider artınca otomat gibi vergi ve harçları artırıyorsunuz, borçlanıyorsunuz. Bunu gelişen teknoloji de yapay zeka da insandan daha iyi yapar hatta yapay zekanın hata yapma şansı sıfırdır, insanın hata yapma şansı vardır. Dolayısıyla sizin yapay zekanın yapacağı işleri değil, insanın yapabileceği bir vizyonu, bir ekonomi anlayışını ortaya koymak gibi bir mecburiyetiniz var. Bütçe açıklarını sadece vergi gelirleri ve harçlarla artırarak bu milletin derdine derman olamazsınız, tasarrufu aklınızın bir kenarına koymadan bu ülkenin dertlerine derman olamazsınız ve tasarrufa da Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı mekanlardan ve imkanlardan başlayarak başlamazsanız ne bakanlara ne bürokratlara ne de millete tasarruf yaptıramazsınız.
“HAZİNE VE MALİYE BAKANIMIZ ÜLKE ÜLKE GEZEREK PARA DİLENİYOR VE MERKEZ BANKASI’NIN REZERVLERİNİN ARTMASIYLA DA ÖVÜNÜYOR. İYİ DE BU BOŞ KASAYI SİZE KİM TESLİM ETTİ?”
Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız ekonomiyi sadece para politikaları ve Merkez Bankasından ibaret sanan politikalar ortaya koyuyor. Atanmış olan Hazine ve Maliye Bakanımız ülke ülke gezerek para dileniyor ve Merkez Bankası’nın rezervlerinin artmasıyla da övünüyor. İyi de bu boş kasayı size kim teslim etti? Siz bu iktidarı yeni devralmıyorsunuz ki. Merkez Bankası rezervlerini arttırmak için uğraştığınız bu ekonomik düzeni sizin de bir ara mensubu olduğunuz yirmi bir yıllık AK Parti iktidarı sağladı. Dolayısıyla AK Partililerin boşalttığı kasayı yine bir AK Partili doldurmakla övünme gayreti içerisine giriyor ama o rezervlerin de sizin ülke ülke gezerek, dilenerek toplamış olduğunuz swaplardan oluştuğunu dost düşman herkes biliyor maalesef.
Sayın Şimşek, siz bilerek ve isteyerek bu görevi aldınız. Peki, ne yaptınız? Ekonomiye dair çözümleriniz nerede? Bütçe neden bu halde? Ezilen kim? Sadece faiz oranlarında artışla ekonomi rayına girer mi? Nerede sizin maliye politikalarınız? Ama durun, hakkınızı da teslim edelim çünkü, Allah var, vergi politikalarında çok iyisiniz, vergiyi dolaylı vergilerle artırma konusunda çok mahirsiniz. Göreve gelir gelmez de hemen bir ek bütçe ve yeni vergi gelirleri ihdas ettiniz, üzerine bir de vergi oranlarını artırdınız yani AKP’nin yanlış ekonomi politikalarının ve dolayısıyla yanlış ekonomi yönetiminin faturasını maalesef 85 milyonluk aziz milletimize kestiniz. O faturanın müsebbibi olan iktidara, çalan çetelere hiçbir zaman bir maliyet yüklemediniz.”